Şiddet, taciz, istismarla toplumsal mücadele…

Antalya Kent Konseyi; şiddet, taciz ve istismarla toplumsal mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Son zamanlarda kadın cinayetlerinde insanlıktan nasibi olmayan canilerin katliamlarıyla toplumda adeta bıçak kemiğe dayanmış durumdadır. Bu katliamların devam edeceği apaçık görünürken daha ne kadar sessiz kalacağız! Katledilen kadınlara, öksüz kalan çocuklara ağlayıp, acılarını paylaşmak bir yana, günü kurtaran nutuklarla daha ne kadar teskin olacağız!

Sevgili arkadaşlar, ülkelerin gelişimi, kentlerin gelişimi sadece altyapı ve üst yapı hizmetleriyle sınırlı olmayıp, kent hizmetlerine erişimde eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasının öneminin yanı sıra; kentte yaşayan herkesin insan hakkının dikkate alınması büyük önem taşımaktadır. Kent Konseyimiz yaşadığımız kentte başta kadınların, çocukların, özel ilgi grupları ve tüm kentlilerin insan hakları ihlallerinin önlenmesi olmak üzere, şiddetle mücadele kapsamında çeşitli projeler ve çalışmaları ortaya koymuştur, koyacaktır.

Bu yaklaşımla, namus-töre kan davaları, evliliğe zorlama, erken yaşta evlilikten kaynaklanan nedenler ve aile içi uyuşmazlıklar veya çeşitli bahaneler adına katledilen kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için toplumsal ayıbın üstünü örtmeyip, duyarlı bir kamuoyu oluşturulmasına, toplumsal bilincin gelişmesine katkıda bulunmak ve toplumun tüm bireylerinin bu sorunla mücadele etmesi için çağrıda bulunuyoruz!.. Tam da bunu haykırmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bundan sonraki çalışmalarımız çeşitli programlarla önceliğini koruyarak devam edecektir.

Şiddetle mücadelenin Antalya’nın imajını olumsuz etkileyeceği yönünde kimse tedirgin olmasın… Özellikle kadının insan haklarının korunması ve her türlü şiddetin önlenmesi için yapılan çalışmalar, duyarlı bir dünya kenti olduğunun anlamlı bir göstergesi olmasına da katkı koyacaktır…

Korkmayın!.. Çekinmeyin!.. Hep birlikte haykıralım, bu sorunun üzerine gidelim!.. Antalya’nın turizm hareketine ya da diğer sektörlerini sekteye uğratmayacaktır!.. Kadınların katledilmesiyle mücadele eden bir kent turistin tercihi olmayacaksa VARSIN GELMESİNLER!.. Bu toplumsal ayıbın üstünü örtemeyeceğiz.

Son yıllarda bu vahşetlerden bir başkası da çocuk istismarlarının artmasıdır. Bu istismarlar toplum tarafından bir suç olduğu bilindiği halde yıllarca gizleyerek üstünün örtülmesi sağlanmıştır. Sanki suçu gizlemek üzere, toplumsal sözleşme yapılmış gibi.

Töre ve namus cinayetlerine ilişkin cezaların arttırılması veya yüksekliği bu fiilleri işleyen veya işleyecek bazı kişiler üzerinde yeterince caydırıcı etki yaratmamaktadır. (Böyle olsa bile en ağır şekilde cezalandırılsınlar). Bu suçları işleyenler pişmanlık duymamaktadır. Geleneksel kalıplarla belirlenen namus anlayışı bu kişiler için toplumsal ve bireysel varoluş anlamına gelmektedir.

Bu nedenle kadın cinayetleri de dâhil kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yapılacak eğitim ve bilinç arttırma faaliyetlerinde, yasal düzenlemelerin yanı sıra hedef kitlenin anlam dünyasında, yaşanılan kültürel değerlerden hareket edilmesi gerekmektedir. Kadının cinsiyet rolleri üzerinde odaklanan geleneksel zihniyet ve yaşam kalıplarını değiştirmek toplumun bilinçlenmesinden geçmektedir. Yok edilmesi istenen tutum, davranış ve değerlere karşı toplumsal değerlerin inşa ettiği yaşam biçimine eleştiri getirilmesi daha etkili olacaktır.

Kadının insan hakkı ihlalinin önüne geçmek için tüm toplumun seferber olmasının sağlanmasıyla birlikte, yeni yöntemler bulunmalıdır. Erkeğe yönelik sosyo-kültürel baskıların önüne geçilmesi için hangi kademede olursa olsun toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitim programları zorunlu hale getirilmelidir. Kadın, erkek, çocuk eğitimi ve bilinçlenmesi konusunda; merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin öncelikli programları bu vahşetin önüne geçecek çalışmalar olmalıdır. Aynı şekilde siyasi partilerin de programlarında şiddetle mücadele en öncelikli konu olmalıdır. Nasıl ki seçim süreçlerinde seçim anketleri için hana hane kime oy vereceğimiz ayrıntılı bir biçimde araştırılırken, bir kere de o hanelerde şiddet var mı, istismar var mı araştırılmamıştır. Bu konuda adeta seferberlik istiyoruz!.. Kararlıyız!.. Israrcıyız!..

Bu sorunu aile içinde çözülmesi gereken bir geçimsizlik, anlaşmazlık gibi görme yaklaşımından vazgeçmeliyiz. Devletimizin yetkili ve ilgili mercileri de böyle bakmalı. Aslında, cinsel suçların önlenmesinde en mühim konu çok farklı gerekçelerle, hatta bazen mağdura zarar vermemek bahanesi ile örtbas edilmesidir. Cinsel istismara maruz kalanların yaşadığı travmanın bir ömür boyu sürdüğü ve gelecek nesle de sirayet edeceği gözardı edilmemelidir. Tüm bu sorunlar iyi değerlendirilerek devletin ilgili kurumlarınca önleyici ve koruyucu tedbirlerin arttırılması, yeniden düzenlenmesi daha adil bir yaklaşım olacaktır.

Ekonomik, sosyal, kültürel açıdan da önleyici tedbirler geliştirilmelidir. Hanelerde aile içi şiddet ve istismarın araştırmaları yapılmalı, tespit edilen şiddete meyilli riskli bireyler yakın takibe alınarak, rehabilite edilmelidir. Kadınları şiddete, tacize, istismara karşı koruyabilmek için başta anayasa olmak üzere özellikle 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır. Şiddetin önlenmesinde 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi kesin çözümdür.

Şiddet, taciz, istismar son bulsun!.. Hepimiz insanız, insanca yaşamak, yaşatmak istiyoruz… Biz hazırız… Ya siz?..”

Antalya Kent Konseyi

 

 

You May Also Like

Suyun Değerini Anlamak: Antalya Kent Konseyi’nin Su Krizi ve İşbirliği Çağrısı

ENGELLİLER MECLİSİ’NİN KENTLE İLGİLİ ÖNCELİKLİ ÖNERİLERİ

KADIN MECLİSİ’NİN KENTLE İLGİLİ ÖNCELİKLİ ÖNERİLERİ (25.03.2024)

ANTALYA KENT KONSEYİ YÜRÜTME KURULU “BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARINA”